7 Nisan 2011 Perşembe

Türk ve İslam Uygarlığının Bilim ve Teknolojiye Olan Katkıları

Türk ve İslam Uygarlığının, Bilim ve Teknolojiye Olan Katkıları

Medeniyet, dünyadaki bütün milletlerin ortak malıdır.Her toplumun bugünkü medeniyet çizgisinde az olsun çokolsun bir payı vardır.Sadece bu pay Avrupalılara ait değildir.Bu medeniyet paydasında Çin,Mısır, Hint, Roma, v.b. Medeniyetlerin de bir payı vardır.Medeniyet yarışı uzun koşulu bir bayrak yarışına bezer.Ortaçağda bu bayrağı İslam Medeniyeti almış olup sonra gerileme dönemine girince bu bayrağı Batılılar almıştır.Batı bugünkü seviyesine sadece kendi kendilerine gelmemiştir.Müslüman bilim adamlarından bir çok sahada etkilenmişlerdir. Bilim alanındaki keşiflerin bir çoğu, 9. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar uzanan dünya tarihinde , dönemin en ileri uygarlığı olan "İslam Uygarlığı"nın ürünüdür. Akıla ve bilgiye dayanan bu uygarlık, dünyanın bugün sahip olduğu pek çok değere de kaynaklık etmiştir.


Kur’an'da, evrenin yaratılışı ve kainatın düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, İslam’da akla, bilgiye ve bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, doğada Allah'ın varlığının delillerinin görülmesi, evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; Ayrıca toplumsal yaşantının getirdiği ihtiyaçtan kaynaklanan ( Oruç, namaz vakitleri için Astronomi v.b.) sebeplerle söz konusu dönemde bilimsel ilerleme Müslümanlarda görülmüştür.


5 Nisan 2011 Salı

PLATON'UN HAYATI

http://bilimdnyasi.blogspot.com/


Platon(Eflatun):

Yunan filozofudur. Sokrates'in öğrencilerindendir. Sokrates ölüm cezasına çarpılınca (M.Ö. 399) Atina'dan ayrılan Platon (M.Ö. 429-347), Mısır ve Güney İtalya'ya yolculuklar yaptıktan sonra Dionysos I'in kayınbiraderi Dion tarafından Syrakusai'e çağrıldı. Bir süre sonra Atina'da kendi felsefe okulunu (Akademia) kurup Dionysos I'in ölümünden (M.Ö. 367) sonra yeniden Syrakusai'e giderek, Dionysos II'yi bir "düşünür-kral" olarak yetiştirmeye çalıştı.

M.Ö. 361'de üçüncü kez Syrakusai'e gidip genç kralla antlaşmazlığa düştüğü için kısa bir süre cezaevine kapatıldıktan sonra Atina'ya döndü. Ölürken akademisini yeğenine bıraktı.

Platon'un yapıtları 35 söyleşiden (diyaloglar) oluşur. Platon, matematik prensiplere hayrandı. O, diğer konuların da matematik prensiplere dayandırılmasını istiyor, matematiğin bir kesinlik ölçüsü olduğuna inanıyordu. Matematik, felsefe için bir giriş idi. O bakımdan Platon, Akademia'nın kapısına "Geometri bilmeyen buradan içeri girmesin" diye yazdırmıştır.

Platon felsefesi, akılcılık ve spiritüalizmin temalarından esinlenerek bu iki felsefe akımının bir tür bileşimini oluşturmuştur. Gerçeği araştırmak için Sokrates'in soru yanıt yöntemini felsefenin bütün alanlarına yayan Platon'a göre, anlaşılabilir bir dünyada idealar, gerçek varlığı oluşturur; sezgilenen her şey, bu ideaların birer eksik ve değişken yansımasıdır.


SOKRATES'İN HAYATI



Socrates:

(Yunanca: Σωκράτης, M.Ö. 470 Alopeke, Attika - M.Ö. 399 Atina) Yunan Felsefesinin kurucularındandır.

Heykelci Sofroniskos ile ebe Fenarete'nin oğlu olan Sokrates'in kimliği de başlıbaşına bir felsefi sorundur.

Sokrates üzerine pek çok eski öykü anlatıldı (Platon, Ksenofon, Aristofanes, Aristoteles, Aristoksenos). Sokrates, edebi verimin yüksek olduğu bir dönemde hiçbir şey yazmadığı gibi, profesyonel "bilgi hocaları"nın ortaya çıktığı bir dönemde öğretmenliği resmi bir meslek olarak da seçmedi. Hayatı boyunca ancak üç kez Atina'dan ayrıldığı söylenir. Bir kez askeri yükümlülük gereği, bir kez de Delfi'ye gidip biliciye danışmak ve orada üzerinde "kendini tanı" sözünün yazılı olduğu Apollon tapınağını görmek için bu kentin dışına çıktı.

Sokrates genellikle ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinirse de, ondan geriye kalan şey, bir öğretiden çok, kişilerin bilincine, özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik bir çabadır.


EDİSON'UN HAYATI

Edison

edison.jpgThomas Alva Edison, yedi yaşındayken ailesiyle birlikte Michigan’daki Port Huron’a yerleşti. İlköğrenimine burada başladıysa da yaklaşık üç ay sonra algılamasının yavaşlığı nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı. Bundan sonraki üç yıl boyunca özel bir öğretmen tarafından eğitildi. Son derece meraklı ve yaratıcı bir kişiliğe sahip olan Edison, 10 yaşına geldiğinde kendisini fizik ve kimya kitaplarına verdi.
Bu arada evlerinin kilerinde bir kimya laboratuvarı kurdu. Özellikle kimya deneylerine ve Volta kaplarından elektrik akımı elde etmeye yönelik araştırmalara ilgi duydu; bir süre sonra kendi başına bir telgraf aleti yaptı ve Mors alfabesini öğrendi. O günlerde geçirdiği ağır bir hastalık sonucu kulakları ağır işitmeye başladı.
Oniki yaşına geldiğinde ailesine yardım etmek için Port Huron ile Detroit arasında çalışan trende gazete satmaya başlayan Edison, evlerindeki Laboratuvarını trenin yük vagonuna taşıyarak, çalışmalarını burada sürdürdü. Bu dönemde Edison, Michael Faraday’ın Experimental Research in Electricity adlı yapıtını okudu ve derinden etkilendi. Bunun üzerine bir yandan Faraday’ın deneylerini tekrarladı bir yandan da kendi deneylerine ağırlık vererek daha düzenli çalışmaya ve notlar tutmaya başladı. 1868′de kendine atölye kurdu. Aynı yıl geliştirdiği elektrikli bir oy kayıt makinasının patentini aldı. Aygıt oldukça ilgi topladı ama kimse tarafından satın alınmadı. Tüm parasını yitiren Edison Borç içinde Boston’dan ayrılarak New York’a yerleşti. Edison’un şansı altın borsasının düzenlenmesinde kullanılan telgrafın bozulması üzerine döndü. Borsa yetkililerinin isteği üzerine aygıtı ustaca tamir eden Edison, Western Union Telegraph company’den geliştirilmekte olan telgraflı kayıt aygıtları üzerinde yetkinleştirme çalışması yapma önerisi aldı. Bunun üzerine bir arkadaşı ile birlikte Edison Universal Stock Printer mühendislik şirketini kurdu. Sattığı patentlerle kısa sürede önemli miktarda para kazandı. Bu parayla New Jersey’deki Newark’ta bir imalathane kurarak telgraf ve telem aygıtları üretmeye başladı. Bir süre sonra imalathanesini kapatarak New Jersey’deki Menlo Park‘ta bir araştırma laboratuvarı kurdu ve tüm zamanını yeni buluşlar yapmaya yönelik çalışmalara ayırdı.
1876′da Graham Bell’in geliştirdiği konuşan telgraf(telefon) üzerinde çalışmaya başladı. Aygıta karbondan bir iletici ekleyerek telefonu yetkinleştirdi. Ses dalgalarının dinamiği üzerine yaptığı bu çalışmalardan yararlanarak 1877′de sesi kaydedip yineleyebilen gramafonu geliştirdi. Geniş yankı uyandıran bu buluşu ününün uluslar arası düzeyde yayılmasına neden oldu.
ampul_diagram.JPG1878′de William Wallace’in yaptığı 500 mum güçündeki ark lambasından etkilenen Edison, bundan daha güvenli olan ve daha ucuz bir yöntemle çalışan yeni bir elektrik lambasını geliştirme çalışmasına girişti. Bu amaçla açtığı bir kampanyanın yardımıyla önde gelen işadamlarının parasal desteğini sağladı ve Edison Electric Light Company’yi kurdu. Oksijenle yanan elektrik arkı yerine havası boşaltılmış bir ortamda(vakum) ışık yayan ve düşük akımla çalışan bir ampul yapmayı tasarlıyordu. Bu amaçla flaman olarak kullanabileceği bir metal tel yapmaya uğraştı. Sonunda 21 Ekim 1879′da özel yüksek voltajlı elektrik üreteçlerinden elde ettiği akımla çalışan karbon flamanlı elektrik ampulünü halka tanıttı. Üç yıl sonra New York sokakları bu lambalarla aydınlanacaktı.
1887′de Menlo Park’tan New Jersey’deki West Orange’a taşınan Edison burada önceki laboratuvarlarının on katı büyüklüğünde Edison Laboratuvarını açtı. 1890′lara doğru uzun erimli iletime daha uygun olan alternatif akım geliştirildi. Doğru akımın üstünlüğüne inanan Edison, bir kampanya başlatarak kamuoyunu, yüksek gerilimli alternatif akım sistemlerinin son derece tehlikeli olduğu yolunda uyarmaya çalıştı. 1892′de ise Edison General Electric Company’nin denetimini yitirdi.Ve şirketi General Electric Company ile birleşti. İki kez evlenen Edison’un altı çocuğu oldu. Yaşamının sonuna değin yeni buluşlar yapmak için uğraş verdi.
Ampulün İcadı
edison2.jpgEdison bir dinleme gezisi sırasında metal fabrikatörü ve Amerika dinamo makinesinin imalatçısı Willam Wallace’ın yaptığı yeni elektrik lambasını gözden geçirmeye davet edildi. Edison tahta çerçeveyle hareket eden iki koldan ibaret basit cihazın karşısına grafit plaka iliştirilmişti. Her iki plakayı birleştiren elektrik akımı ve mavi ışık yayı gibi görünüyordu. Gözleri kamaştıran bu alev, grafit plakaları çabucak eritiveriyordu.
Edison’un 40-50 iş arkadaşıyla işe koyulma tarzı, bilim araştırmaları tarihinde eşsizdir. Ara vermeden çalışıyorlardı. Atölyede yapılan ufak cam ampullerin içerisindeki hava, elektrik akımının kızgın hale getireceği maddenin yanmasına engel olmak için boşaltıyordu. Fakat esas mesele bu maddenin ne olacağı konusundaydı. Kimi maddeler çok az dayanabiliyor, kimileri çok pahalıya mal oluyordu.

Michael Faraday Hayatı



Michael Faraday, (d. 22 Eylül 1791, Newington, Surrey – ö. 25 Ağustos 1867, Londra), İngiliz kimya ve fizik bilgini.

19. yüzyılın en büyük bilimadamlarından biridir. Elektromanyetik indüklemeyi, manyetik alanın ışığın kutuplanma düzlemini döndürdüğünü buldu. Elektrolizin temel ilkelerini belirledi. Klor gazını sıvılaştırmayı başaran ilk kişidir ve elektrik motorunu icat etmiştir.

Deneysel olarak, bir maddeden geçen belli miktarda elektrik akımının, o maddenin bileşenlerinde belli miktarda bir çözülüme yol açtığını gösterdi. Bu sonuç ilk elektrik sayaçlarının üretimine olanak verir. Faraday'ın bir başka önemli katkısı da "amper" denilen akım biriminin kesin tanımım vermiş olmasıdır. Elektrolizde geçen "elektrot", "anot", "katot", "elektrolit", "iyon" vb. terimleri de ona borçluyuz.

Niels Bohr Hayatı


Niels Bohr Kimdir?

Niels Henrik David Bohr (7 Ekim 1885, Kopenhag - 18 Kasım 1962, Kopenhag), Danimarkalı ünlü fizikçi.
Kuantum kuramının atom yapısının belirlenmesinde ilk kez kendi adıyla anılan atom modelini oluşturdu. Kuantum fiziğinin gelişmesinde 50 yıla yakın bir süre öncü rol oynadı. Ayrıca atom çekirdeğinin "sıvı damlacığı modeli"ni geliştirdi.
Söylentiye göre, Danimarka halkının övünç duyduğu dört şey vardır: Gemi endüstrisi, süt ürünleri, peri masalları yazarı ve fizik bilgini Niels Bohr. Bohr, bilgin kişiliği ve insancıl davranışlarıyla, büyük hayaller peşinde koşan gençlere örnek ve esin kaynağı olan bir öncüydü. O, ne Rutherford gibi dış görünümüyle ürkütücü ne de Einstein gibi "arabaya tek başına koşulan at" idi.


Daha önce Rutherford'un olağanüstü yeteneğini farketmiş olan Thomson, nedense Danimarkalı gence sıradan biri gözüyle bakıyordu. Tartışmalı bir toplantıda Bohr'un ileri sürdüğü bir çözümü irdelemeden yanlış diye geri çevirir, daha sonra aynı çözümü kendisi dile getirir. Bu olayı içine sindiremeyen Bohr yeni arayışlar içine girer.
Bu sırada bilim dünyasının parlayan yıldızı Rutherford'tur. Katıldığı bir konferansında Rutherford'un coşkusuyla büyülenen Bohr, Cavendish'i bırakır, Manchester'de onun ekibine katılır. Rutherford deneyciydi, Bohr ise kuramsal araştırmaya yönelikti. Ama iki bilimadamı arasındaki ilişki ömür boyu süren bir dostluğa dönüştü. Öyle ki, Bohr biricik oğluna hocanın adını (Ernest') verdi. Oysa, bursunun tükenmesi nedeniyle Manchester'de yalnızca altı ay kalabilmiştir.


Bohr oluşturduğu atomun kuantum kuramını yayımlamadan önce Rutherford'un incelemesine sunmuştu. Rutherford her şeyde basitliği arayan titiz bir kişiydi. Bohr'un yazısı karmaşık, uzun ve gereksiz yinelemelerle doluydu. Rutherford düzeltilmesini gerekli gördüğü noktalara değindikten sonra,," diyerek genç bilimadamını yüreklendirmişti.


Sir Joseph John Thomson Hayatı


Sir Joseph John Thomson
Joseph John Thomson 18 aralık 1856'da Manchester varoşlarından Cheetham Hill'de doğdu. 1870'de Owens College ve 1876'da Trinity College, Cambridge' e burslu olarak girdi. 1880'de Trinity College'e akademi üyesi seçildi .Hayatı boyuncada akademi üyesi olarak kaldı. Daha sonra Lord Rayleigh'ın yerine Cambridge'e deneysel fizik profesörü oldu. 1884-1918 yılları arasında Cambridge ve Royal Institution'ın onursal profesörlüğüyle onurlandırıldı. Thomson'un ilk inceleme konusu ona 1884'de Adams ödülünü kazandıran, Treatise on the Motion of Vortex Rings adlı yapıtında bahsettiği, atomun yapısı üzerineydi. Onun, Application of Dynamics to Physics and Chemistry ve Notes on Recent Researches in Electricity and Magnetism adlı yapıtları, 1886 ve 1892 yıllarında yayımlandı. Bu son çalışması James Clerk Maxwell'in ünlü Treatise adlı yayımından sonra Maxwell'in üçüncü cildi olarak anılır. Ayrıca Thomson, Profesör J. H. Poynting 'le dört ciltlik Properties of Matter adlı ders kitabında işbirliği yaptı. Ve 1885 yılında Elements of the Mathematical Theory of Electricity and Magnetism 'i yayımladı. Thomson, 1896 yılında Princeton Universite' sine son çalışmalarını özetleyen dört konferans vermek için gitti. Bu konferanslar daha sonra Discharge of Electricity through Gases (1897) ismiyle yayımlandı. Amerika'dan dönüşünde hayatının en görkemli çalışmasını gerçekleştirdi. Bu çalışma 30 şubat 1897'de Royal Institution 'daki konferansında açıklayacağı, elektronun keşfiyle sonuçlanan Cathode ışıması idi.